27 Şubat 2009 Cuma

Maç Günü

GÖZTEPE - LÜLEBURGAZ


Buz gibi bir hava,2 maçta alınan 6 puan ve Lüleburgaz maçı.Hafızalarımızda pursaklar maçından kalan iyi futbolun devam etmesi ve 3 maçta 9 puan söylemlerinin gerçekleşmesi dileği ile staddaki yerimizi aldık...Hava gerçekten çok soğuk,benim nedenini bilmediğim bir şekilde göğsümde ağrılar var,ince incede öksürüyorum,soğuk iliklere işliyor,sürekli çay içmek gibi bir eylem gerçekleştiriyoruz,ama faydası yok.Kimler oynuyor kimler oynamıyor,ilk 11 nasıl pek bir bilgimiz yok ama haftalar sonra recep kadroda bunu biliyoruz.Belli ki o da üşüyor kafasında bere var,konuştuğum herkes bu formayı o na çok yakıştırıyor,Recep hakkında konuşurken içimiz ısınıyor..Tribünler önceki maçlara göre pek bi sakin maça ilgi fazla değil,herkes bunu soğuk havaya bağlasada ben öyle olmadığını düşünüyorum,sonuçta ilk defa soğuk havada maç oynamıyoruz..

sayıları az olsada Lüleburgazlılarda deplasman tribünündeki yerlerini almışlardı.
futbol adına birşeyler anlatmam gerekirse,inanın kimsenin ağzından tek bir olumlu kelime çıkmaz,çıkmasıda mümkün değil zaten,Her nekadar Akif hoca maç sonu yeni bir ekip olduğumuzdan dem vursada,6 maçtır birliktelik sağlamış bir ekibin,en azından ne yaptığını bilmesi gerekir.sistemsiz bir oyun anlayışı,itekaka alınan puanlar ve yeni bir ekip olma kamuflajı,maç sonu takım tribünlere çağrıldı ancak bunun her maç böyle olmıyacağı ortadadır.

25 Şubat 2009 Çarşamba

ENDÜSTRİYEL FUTBOL

Konuyla alakalı yazmaya başlamadan önce fazla eski olmayan ancak yaşattıklarıyla bizlerde derin yaralar açan o sürece dönmem gerekiyor...''Hedef uefa'' pankartıyla sahaya çıktığımız o maçtan sonra kendimize geldiğimizde ''susuz dede'' de alkol tüketiyorduk,yaranın derinliğini sahibinden başkası bilmezmiş,biz farkında değildik,gülüyor ve alkol tüketiyorduk,şehrin sokaklarında panzerler,her köşede polislerin olması gerekiyordu ancak biz gülüyor ve alkol tüketiyorduk.Çaresizlik!...''futbol afyondur'' ve bu oyunun kenarında,köşesinde,ortasında bulunan herkes profesyoneldir,profesyonelliğin de sözlük anlamı paradır. ''tavukmu yumurtadan çıkar yoksa yumurtamı tavukdan çıkar''sorusuna horozun verdiği cevap ''ben takar geçerim''dir,bugün futbolcu demeçlerinde açık açık söylenen şey ise ben aldığım paraya bakarımdır,yadsınamayan ve yadırganamayan şey ise bize empoze edilen futbol anlayışı budur.ilahlaştırmak istenilen futbolcular vardır ancak ilah olmadan önce uyulması gereken kriterler vardır,bu gün ilahlaşabilmiş futbolcuların azlığı buyüzdendir,sporun spor olduğu,futbolun ise yürek oyunu olduğu dönemlere bakıldığında her futbolcunun isminin önünde bir lakabının olduğu görülmekte ve sözkonusudur ki,o dönemlerde her kulüpte boş mukavele imzalayıp önce parayı hakedelim arkadaşlar diyen bir grup vardır.milyon dolarlar alıp,kılım döndü oynayamam,menopozdayım koşamam,ateşim var coşamam kusura bakmayın sizleri takamam diyen zihniyet kalbimizin orta yerinde bulunun arma aşkının içinde kendilerine en üst mertebede yer edinmişlerdir.bizler istemesekte atılan imzalar kişileri bu yavşak zihniyete sahip çıkma zorunluluğuna itmektedir ve ne hikmettir ki herkes gibi taraftarda profesyoneldir,bu saçmalığa ancak ve ancak takım kötü sonuçlar almaya başladığında tepkiselleşiyoruz.bir fırtınanın ortasında tutunabileceğimiz her şeye el uzatmak o fırtınadan daha tehlikelidir.tehlikenin ve yaranın derinliğinin farkında olmadan çözüm adına hiçbir şey yapmadan çaresizce akibeti beklemek,saçmalık.rekabet adı altında rakibinin içinde bulunduğu zor durumlar dalga geçme unsuru gibi algılansada,günümüz Türkiyesinde pek çok kulübün yaşıyacağı akibet aynıdır.sponsorların yönettiği bu oyunda camiaların güçlü sevenlerin ise çok olması sadece bu çöküşü yaşamayı biraz daha geciktirir...bir sonraki sene için uefa hedefi koyup 3 sene sonra Sidesporu yenip 3.ligde kalma uğraşı vermek,o uğraşdan mağlubiyetle ayrılmak.borçlar,transfer yasakları,hacizler,sevenlerin gözyaşları,amatör küme.biz bunları iliklerimize kadar yaşadık,acınızın ismi varmıdır diye soranlara GÖZTEPE dedik.bugün aynı akibeti uşakspor yaşıyor ve hiç kimse çözüm adına hiçbir şey yapmıyor yapılmadığı içinde kaçınılmaz son uşakspor'u da buluyor.şuan pekçok spor kulübü zor günler geçiriyor ve neyazıkkı bu süreçlerden geçen bizler gibi bu kulüplerde aynı akibeti yaşayacaklar,günü kurtarmak adına günlük hareket etmenin sonucu acımızın adı tuttuğumuz takımlar oluyor.yazık oldu demek hiçbir şeyi çözmüyor.

20 Şubat 2009 Cuma

3 maçlık period

Pursaklar-İzmirspor-Lüleburgazspor,,,Teker teker sloganıyla gidilen terfi maçları,penaltılarla kaybedilen final ve umutlar,akan gözyaşları sonrası satın alınan bir kulüp ve 3.lig.holdingin amatör maçlarda dahil kapalıya giren her taraftardan 10 ytl alması benim stada her girişimde takımın avrupai bir futbol oynıyacağı düşüncesine iterken bunun aksine top sürmeyi bilmeyen,ahlar vahlar arasında bizlere maç izletetiren zihniyetin arasından nasıl olduysa sıyrılıp bir anda play offlarda bulduk kendimizi,peki nasıl oldu? taraftarın gücü lafı biraz klişe olacak ama inanın bunun başka izahı yok.ulan ne oluyoruz söylemleriyle birlikte takım play offların ilk maçı için Kahramanmaraşa gitti,kadrolara baktığımızda isimlerini bildiğimiz fakat suretlerinden tanıyamadığımız bir çok futbolcu,tamda temelleri sağlam atıp alt yapıdan oyuncu yetiştireceğimiz bir dönemde,maç tanımadığımız futbolcular ve izmirden maraşa giden 70 sevdalının eşliğinde başlıyor,yine oynanamayan futbol yenen 3 gol ve bukadar adamı takıma toplamaya ne gerek vardı sitemleri.buna rağmen kendi sahamızda play offun ilk maçını 5bin dolayında taraftar geliyor (holding bu haftada iyi para kazandı) ancak Hataysporu 1-0 lık net bir skorla!!! geçmemize rağmen sahada oynanan oyun tribündeki bizleri gram memnun etmiyordu.endüstriel çerçevede alınan her puan kardır fakat ben olayın temellerine baktığım için sevincim boğazıma düğümleniyor,her nekadar bafra deplasmanından 1 puanla dönsekde bafrada tribünde yerini alan arkadaşlarımızın içimizi kararatan maç yorumları bu lastik bir yerde fena patlar sonucuna vardırıyor bizi (bir perşembe günü saat 1.30 daki maça izmirden 3 otobüs kalkıyor).fikstüre baktığımızda İzmir'de oynayacağımız 3 maç var PURSAKLAR-İZMİRSPOR-LÜLEBURGAZ..Yönetim,hoca,futbolcular,taraftar yani herkes bu 3 maçlık perioddan 9 puan bekliyor.ilk maç pursaklarla atatürk statında tribünler iyi,sahada enteresan bir Göztepe var,pas yapan,pres yapan,baskı kuran gol atan.tribünlerde karnaval havası bir keyif bir mutluluk,yanımda ki bir amca bu futbol bize fazla diyor ( alışmamışız ).gerçektende öyle olduğunu izmirspor maçında anlıyoruz,yine rezil bir futbol,yine ahlar yine vahlar,her şeye rağmen kazanmak güzel! bu maçıda 1-0 lık net bir skorla geçip 3 maçlık periodun son maçı lüleburgazspor'u bekliyoruz...

Ancak ben istiyorum ki DOĞAN veya İRFAN ortalasın,SADO bir anda cezasahası içinde bitip bombalasın,HALİL abinin rengarenk gözlerinden yaşlar akmasın,Koca KAPTAN'ı hiç rahatsız etmiyelim,gülümseyerek gururla yatsın,Bir efsanenin özlemiyle Bir efsane daha yaratalım.

BİZ KÖTÜ GÜNÜNDE KAVGAYI SEÇTİK ÖLÜM VIZ GELİR...

12 Şubat 2009 Perşembe

ALTINORDU

Altınordu Spor Kulübü, İzmir'de kurulu, özellikle futbol dalında etkinlik gösteren spor kulübüdür. Renkleri kırmızı-laciverttir. Sportif anlamda kulüp en büyük başarısını 1966-1967 sezonunda kurulan Türkiye Basketbol Liginin ilk şampiyonu olarak göstermiştir. Şimdi futbolda, 2. Lig (3. Kademe) 2. grupta mücadele etmektedir. 1923 yılında İzmir' in Altay Spor Kulübü' nden ayrılan Dönertaş grubu tarafından 1924 yılında kurulmuştur.

Altınordu' nun kurulmasına vesile olan olay Altay' ın centilmenlik anlayışı ve bundaki ısrarını sürdürmesi olarak gösterilmektedir. Olayın aslı 1923 yılındaki bir Ankara seyahatinde Genel Kaptan Edip Bey ile futbol takımının kaptanı Hamit arasındaki sürtüşmeye dayanmaktadır.

Altay' ın kurucuları, futbolcular ile hep beraber bir hatıra fotoğrafı çektirmek istemektedirler. Altay' da bir gelenek olarak kravat takmak, kıyafetin düzgün olası istenmektedir. Kulüp çevrelerince kravat takmayan ve kıyafeti düzgün olmayan yönetici ve sporculara iyi gözle bakılmamaktadır. Fotoğrafın çekileceği gün takım kaptanı Hamit ve birkaç arkadaşının kravatsız olmaları neticesinde bu kişiler ile yönetim arasında bir gerginlik baş gösteriyor. Gece yemek yeniyor, Altay' ın kurucuları Altay' ı temsilen Genel Kaptan' dan kulübü temsilen Ankara' da bir konuşma yapmasını istiyorlar. Bunun üzerine Hamit ve arkadaşları güceniyor ve İzmir' e dönünce Altay' dan ayrılarak 1924 senesinde Altınordu Spor Kulübü' nü kuruyorlar.

Anlatılan başka bir kuruluş tarihçesine göre ise kulübün kuruluş yıllarının hikâyesi aşağıda anlatıldığı gibidir. İkinci anlatılan kuruluş tarihçesi çok daha resmi olmakla birlikte daha gerçekçi görünmektedir.

Yıl 1923; Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurulduğu günlerde savaş dolayısıyla durmuş olan spor faaliyetleride savaşın sona ermesi ile canlanmaya başlamış ve Cumhuriyet’ ten evvel kurulmuş olan Karşıyaka Spor Kulübü ve Altay kulüplerinin yanırsa kasım 1923’ de Eşrefpaşa semtinde Altınay ve Mısırlı caddesinde (şimdiki Hatay) caddesinde Sakarya kulüpleri kurulmuştu. Daha o zaman semt esasına göre kurulması kendi kendine planlanmış olan bu duruma göre; İzmir’ in en mümtaz köklü İzmir’ lilerinin bulunduğu Basmane, Tilkilik, Namazgah semtlerinde her hangi bir spor kulübü kurulamamıştı.

Semt gençlerinden Mustafa (Balöz), Hüseyin (Yurdakul) ve Mehmet Hancıoğlu’ nun (Hoca Mehmet) teşebbüsleri ile durum semt sakinlerinden Doktor Hacı Hasanzade Ethem Bey vasıtası ile Ragıp Paşa kıraathanesinde toplanan semtin diğer büyüklerine intikal ettirilmiş; böylece Tilkilik semtinde bir spor kulübü kurulması gündeme getirilerek; durum Hacı Hasanzade Ethem ve Doktor Cevdet Fuat Beyler tarafından da Süleyman Ferit Bey’ e de anlatılmıştır. Süleyman Ferit Bey, Tilkilik, Hatuniye, Namazgah ve İkiçeşmelik semtlerinin yabancısı değildi.Köklü İzmir’ lilerin oturduğu bu semtleri ve insanlarını iyi tanıyor ve içlerinde Kuvayi Milliye yıllarında kader birliği yaptığı insanların olduğunu biliyordu. Arkadaşlarına hemen bu işin yapılması gerektiğini, vilayet mektubi kaleminden cemiyet nizamnamesi örneğini sağlayarak çalışmalarına başlıyor. Hemen her gün ziyade isim üzerinde çeşitli fikirlerin dile getirildi toplantılar yapılmaktadır.

Düşman denize dökülmüş, vatan kurtulmuş, kahraman ordumuz büyük bir zafer kazanmıştı. İşte bu muhteşem tabloya yakışır bir isim aranıyordu. İlk akla gelen Zafer, Hilal ve Kurtuluş isimleri üzerinde durulmaktadır. Bir toplantıya herkes birer isim ile geliyor, bunlar arasında Göktürk, Sakatürk isimleri geliyordu. Toplantıda bulunanlardan Muallim Mehmet Rıza Bey, Göktürk isminde ısrar ediyordu. Toplantıyı idare eden Süleyman Ferit Bey (Eczacıbaşı), “Bende bir Türk ismi buldum, Yine büyük bir Türk İmparatorluğu olan Altınordu ismini kulübün adı yapalim”. Hiç itirazsız teklif edilen bu teklif ile Süleyman Ferit Bey, Altınordu’ ya hem isim babası, hem de kurucu Başkan oluyordu.

Kurucu yönetim tespit edilmiş ve tüm formalitelerin tamamlandığı sırada bir engel çıktı. İstanbul’ da da bir Altınordu kulübü vardı. Bu bir engel teşkil edermiydi? Durum hemen Vali muavini Murat Bey’ e soruldu ve bir engel teşkil etmeyeceği anlaşıldığında kurucu yönetim seçimine gidildi. Buna göre kurucular şöyle oluştu;

Kurucu Başkan: Süleyman Ferit Bey (Eczacıbaşı) Ahmet Şerafettin Bey Kemal Kamil Bey (Aktaş) Edip Berkant Bey Eczacı Sermet Bey Numanzade Ali Rıza Bey Muallim Mehmet Rıza Bey Doktor Hacı Hasanzade Ethem Bey Katip Selami Bey Cerrah Necipzade Ali Bey [[Eczacı Rıza Bey] Bu kurucularla ilgili beyaname Vilayet makamına verilerek Altınordu Spor Kulübü resmen 26 Aralık 1923 günü kuruldu.

Altınordu kurulmuş ve 1924 yılı resmi maçları için hazırlıklara başlanmıştı. Kurucu yönetim Süleyman Ferit Bey’ den (Eczacıbaşı) kendi adına bir kupa koymasını istemişlerdi. Ancak Süleyman Ferit Bey kendi adına değil, Şifa Eczanesi Kupası ile ortaya bir kupa konulmasını uygun bulmuş ve 1 Ocak 1924 günü Altay ile yapılan bu kupa maçını Altınordu 2-1 kazanmıştır, bu maç Altınordu’ nun ilk maçı olmuştur..

Zamanın İzmir Valisi Fazlı Güleç'in zorlaması sonucu; Altay Spor Kulübü ve Bucaspor'la birleşmiş ve 1939'a kadar Üçokspor adıyla oynamıştır. İzmir Ligi'nde 6 defa şampiyon olan Altınordu, 1959 yılında 1. Lige yükseldi. İlk 2 sezonda alt sıralarda yer alan ve baraj maçlarıyla düşmekten kurtulan Altınordu, 1961-62 sezonunda 8. olarak en iyi derecesini yapmıştır. 1964-65 sezonunu sonuncu bitirerek 2. lig'e düşen Altınordu, ertesi sezon 1. lige geri döndü. 1969-70 sezonunu sonuncu bitirerek 1. ligle vedalaşan Altınordu, 1977-78 sezonunda 2. Lig Beyaz Grubu sondan 2. bitirerek 3. lige düştü. Ancak ertesi sezon 3. Lig Kırmızı grubu Lüleburgazspor'un ardından 2. bitirerek 2. Lige döndü. Sonunda 1991-92 sezonunda 2. Lig B Grubunu sondan 3. bitirerek 3. Lige, 1995-96 sezonnuda 3. Lig 7. Grubu sonuncu bitirerek Amatör'e düştü. 2002-2003 sezonunda yeniden 3. lige dönen Altınordu, 2007-2008 sezonunda ligi averajla 4. sırada bitirerek, ekstra play-off'a kalmıştır. Trabzon'da yapılan Play-Off'ta sırasıyla Bingöl Belediyespor'u ve Keçiörengücü'nü 1-0 yenerek 2. lige (3. kademe) yükselmiştir.ünlü futbolcu mehmet ali kurt altınordu altyapısında yetişmiştir.


Buna göre kurucular şöyle oldu:

1.Kurucu Başkan :Süleyman Ferit Bey (Eczacıbaşı)
2.Ahmet Şerafettin Bey
3.Kemal Kamil Bey (Aktaş)
4.Edip Berkant Bey
5.Eczacı Sermet Bey
6.Numanzade Ali Rıza Bey
7.Muallim Mehmet Rıza Bey
8.Doktor Hacı Hasanzade Ethem Bey
9.Katip Selami Bey
10.Cerrah Necipzade Ali Bey
11.Eczacı Rıza Bey


Bu kurucularla ilgili beyanname Vilayet makamına verilerek Altınordu Spor Kulübü, 26 Aralık 1923 tarihinde resmen kuruldu.

Altınordu kurulmuş ve 1924 yılı resmi maçları için hazırlıklara başlamıştı. Kurucu yönetim Süleyman Ferit Bey’den (Eczacıbaşı) kendi adına bir kupa koymasını istemişlerdi. Ancak Süleyman Ferit Bey kendi adına değil, Şifa Eczanesi Kupası ile ortaya bir kupa konulmasını uygun bulmuş ve 1 Ocak 1924 günü Altay ile yapılan bu kupa maçını Altınordu 2-1 kazanmıştı.

Bu maç Altınordu’nun, şan ve şerefle dolu tarihinin ilk maçı ve ilk kupası olmuştur.


Lig Mücadeleleri (Futbolda)

1. Lig: 1959-1965, 1966-1970

2. Kademe: 1965-1966, 1970-1978, 1979-1992

3. Kademe: 1978-1979, 1992-1996, 2008-

4. Kademe: 2003-2008

Amatör: 1958-1959, 1996-2003

10 Şubat 2009 Salı

O ARA GOLÜ YEMİŞİZ

- o zamanlar kaymakamın bir kızı vardı ya!?
- hıı
- Leman,saçları taaa buralarında.Rüzgarda yürüdümü sanki pelerin sahibi bir balerin gibi olurdu,o günde maça gelmiş,ben devamlı terliyorum,daha maç başlamadan ha!neyse maç başladı hemen bi korner oldu,korneri bizim rıfat atmıştı,bi yükseldim topa 2. dakkada köşeye koydum topu.alkış kıyamet,bi döndüm bizim Leman ayağa kalkmış alkışlıyor
- kaç sene kalmıştı o kız burda?
- 2 sene,giderken bana bir mektup bırakmıştı,İzmir'e gelirsen ara diye,bende 5 sene sonra gittim,
- eee bulabildin mi?
- Buldum,hatta bide çay içtik...ben,o bide kocası....O ARA GOLÜ YEMİŞİZ HABERİMİZ YOK ANLIYACAĞIN.